14 Temmuz 2009 Salı

TD sorunsalı


Ben Teknik Direktör'lerin genel olarak üç gruba ayrıldığını düşünüyorum bu gruplardan birini kurucu TD'ler, diğerini idareci TD'ler, sonucunsunu da rasyonel TD'ler oluşturmakta...

Kurucu TD den ne kastettiğimi şöyle açıklayayım bu tip hocalar sıfırdan bir sistem, bir takım kurup bununla başarılı olabilmiş adamlar aslında bunlar büyük adamlar... Mesela Van Gaal gittiği her yerde bir takım yaratmış ve bu takımla başarılı olabilmiş birisi veya ülkemiz futbolunun yeniden yaratılmasına katkıda bulunan rahmetli Derwall veya Rinus hocasından öğrendikleriyle yıllara yayılan bir Barca yaratan Cruyf yada Ferguson, Mourinho, Rafa...v.s...

İkinci grup ise yukardaki türde birinin kurduğu takımı ve sistemi, futbolcu-yönetici ilişkilerini sağlam tutup tam anlamıyla idare edip başarıya ulaşmış adamlar mesela Cappello-Sacchi'nin mirasçısı Angelotti ki en gerçek mücadelesini Chealsea'da verecek veya Cruyf'un takımına, yeteneklerle barışıp onları yönetmeyi başararak şampiyonluklar getiren Guardiola...Bu tipler genelde kulübün bir yanında staj yaparken birden takımın başına geçen ya başarısız olup kaybolan yada takımlarıyla özdeşleşip büyüyen adamlar olmakta...

Üçüncü grup ise, elindeki malzemeden maksimum verim alan rasyonel TD'ler, gittiği her takımda şampiyonluklar yaşamış İngilizlerin son can simidi Capello veya 4-4-2 den 3-5-2 ye pat diye geçen her takımda dikiş tutturmuş Lucescu, yada külyutmaz Hiddink, bu adamların sistemle, ekolle ilgileri yok gelip alıp gidiyorlar, başarılılar ama bıraktıkları takımlar kaldıkları yerden devam edemiyor.

Şimdi bu kadar tatavayı niye yaptık ben Türkiye deki üç büyüklerin hatta bütün takımların kurucu hocalara hala ihtiyacı olduğunu düşünüyorum çünkü hiç birinin uzun yıllara dayanan ne bir oyun sistemi, ne de bir takım kültürü var aslında bu duruma en çok yaklaşan gs olmuştu. İkinci fatih devri, Almana dönüş derken eski elde ettikleri yapı yok olup gitti ki enteresandır ortaya koydukları sistem tam Türk ekolu diyebileceğimiz gücünü mücadeleden boğuşmaktan alan ve temeli motivasyona dayalı ekoldü hatta Fatih Terim zamanından sonra da bununla iki şampiyonluk daha aldılar ama bundan sonra...

Yine mesela yıllar önce Seba vizyonuyla takımın başına gelen ve başarısız olmasına rağmen gönderilmeyip daha sonra hakiki bir yıkılmaz armada yaratan Milne de birinci gruptu, kurdu sistemi siz bununla devam edin dedi gitti, sonra...

Fener'e gelirsek çok geldi birinci gruptan ve nerdeyse hepsi başarılı oldu ama hiçbirinin sistemi kalıcı olamadı çünkü kaynayan kazan bir türlü tıngırdayamadı, Perreira geldi o zamana kadar kimsede olmayan sistemi kurdu hemen ertesi yıl ikinci gruptan olan Lazaroni geldi ama sistem bir yılda kalıcılığını sağlayamadı, Daum geldi şampiyonluklar aldı Türk-Alman karışımı bir sistem bıraktı, Zico idare etti hatta üstüne Didivari Brezilya cilası çekti ama kaynayan kazan Zico'yu erittiği gibi Aragones'le yapılanları buhar etti...

Bu yıla gelirsek aslında Fener için doğru adımlar atıldı gibi Türkiye yi tanıyan hatta bence artık yerli sayılması gereken ve yerli hocalar düşünüldüğünde en başarılısı diyebileceğimiz Daum var, belki vizyon açısından eskiye dönüş pek iyi bir tercih değil ama Aragones'le yıkıma uğramış bir takımı yeniden yaratabilecek, kendisini ülkeye ve nicelerine kanıtlamış bir hoca fena bir tercih değil, ama cimbom için ben pek iyimser değilim şimdi klasik o Barca'da ben de olsam şampiyon yapardım demiyceğim tabi ki ama Rijkaard'ın iyi bir kurucu hoca olduğunu düşünmüyorum belki Neeskens olabilir...Cimbom için Total Futbol ekolu hedefse gittikleri takımlara bu sistemi inatla uygulatmayı başaran Van Gaal yada Co Adrianse daha doğru bir tercih olabilirdi çünkü bu adamlar kurmaya alışkın adamlar ama Rijkaard şimdiye kadar hiç bir şey kurmadı hazır Barca sistemini idare etti ama artık burada bir sistem kurması bekleniyor.

Aslında ne acıdır, futbol üzerine düşünecek yeni şeyler yaratacak kişileri bir türlü üretemeyişimiz...

Düşünün bunca yıldır Türk ekolü adına yapabildiğimiz motivasyonla kendini paralayan çocuklar ki bunu bile geliştirmek yerine hemen başkalarına geçmeye çalışıyoruz ve bunu yaparken bile doğru tercih yapamıyoruz, elimizdekilerin değerini bilemeyip hep bir maymun iştahı hep bir tüketme kaygısı...Bunun açıklayacak sosyolojik yorumlara ve bu ülkeyi baştan kurabilecek yaratıcılığa ihtiyacımız var.

ve bu yazıyı...
Sepp Herberger'in, Helmut Schön'ün öğrencisi Mustafa Denizli'nin hocası, şu an Daum'un ekmeğini kazanmasında bile etkisi olan, Türk futbolundan bahsedebildiğimiz için minnet duymamız gereken, kurucu hocaların en Türk'ü, rahmetli Derwall'e...
Ülkemize sambayı, Brezilya'yı getirmiş, rakısını içmiş keyfine bakmış, o zaman ki en büyük takımı yaratmış, Alex'in bile minnet duyması gereken, alicenap bilge, kara kobra, Didi'ye...
ve İngiliz centilmenliğiyle bir stil yaratıp, yenilmez armada kuran ve Maf'ı Türk futboluna hediye eden Milne'e, adar...
Devrimlerini devam ettirmek için olanca gücümle savaşacağıma söz veririm.

1 yorum:

dinipro dedi ki...

Hiddink geldi . Total futbol oynatayım , tandemi kurayım , defansı öne çıkarayım derken kovularak gönderildi . Adamın belki de kariyerindeki tek kovuluş budur.

Parreira geldi . İlkerden sağ bek , Kemalettin'den ön libero yaptı , sistemi taktiği tüktüğü kurdu gitti .

Low geldi . Yıldızlarla takım oyunu birlikteliğini sağladı . Tam bişeyler olacak derken o da sessiz sedasız gitti .

Aynı şekilde Zico . Kurucu değil belki ama kurulanı iyi işletenlerdendi .

Yani demek o ki , bu takıma günü kurtaracak adam lazım . Parreira ve Hiddink gibilerin kıymetini bilemedik . Günü kurtarmak için Daum ideal isimlerden .

Ama teknik direktör bi yana , her futbol takımına iyi oyuncu lazım . Rıdvan'ın dediği gibi "iyi futbol iyi futbolcularla oynanır " .

Dünya futbolu için diğer örnekler mükemmel olmuş .

Didi , Derwall , Michels , Cruyff hepsi büyük isimler ama benim adamım Sacchi'dir . 4-4-2'yi , kadro derinliğini , rotasyonu Sacchi'den öğrendim ben .

Milan'ı hiç sevmesem de Arrigo dedin mi , şapkamı çıkarır , önünde eğilirim .